31 Ağustos 2014 Pazar

Türk Futbolu Yönetiliyor Mu?

Mersin İdman Yurdu-Beşiktaş maçı ile ilgili futbol adına birşeyler yazmak isterdim.
Türkiye'de futbolla ilgili futbolun kendi dışında konuşulacak o kadar çok malzeme var ki, sıra bir türlü futbol konuşmaya gelmiyor.

1-Öncelikle Beşiktaş'ın bu maçı neden cumartesi günü oynadığını bir kişi açıklayabilir mi acaba? Beşiktaş Takımı 3 gün önce İngiltere'nin en güçlü takımlaından Arsenal ile kıran kıran mücadele etmiş ve sanki haftanın son günüymüş gibi lig maçı cumartesi gününe ayarlanıyor. Pazar gününe ise Fenerbahçe'nin maçı var. Fenerbahçe'ye bu maça hazırlanması için çok uzun bir süre verilirken, Beşiktaş'ın maça hazırlanabilmesi için 3 günü bile yok. Oldu olacak Beşiktaş'ın maçı cuma gününe konsaydı. Nasıl olsa Beşiktaş bu ülkenin takımı değil ya, Avrupa'da başka bir ülkeyi temsil ediyor ya... Yurtdışında ülkeyi temsil edilen takımlara avantaj sağlanmalı gibi bir talep kesinlikle olamaz, ancak en azından Türkiye'deki maç programları, Avrupa'daki maç programları göz önüne alınarak daha doğru planlabilir.

2-Bir futbol maçını iptal edilebilmesi hangi şartlara bağlıdır? Hakemin maçı iptal edebilmesi için illa kar yağması veya seyircilerin sahaya girmesi mi gerekiyor. Sahanın durumun futbol oynamak için uygun olmaması, maçı iptal etmek için yeterli değilmidir? Dün maç esnasında top oynamaya çalışırken sakatlanan futbolcuların hesabını kim verecek. Kimin umurunda acaba?

3-Mersin'deki maç yüksek sıcaklık ve nem altında oynandı. Acaba yaz ayındaki bu maç Mersin yerine, İstanbulda oynansaydı da; kışın oynanacak olan 2.yarıdaki maç da kar olması muhtemel olan İstanbul yerine Mersin de oynansaydı.

Futbolda şartları daha adil, seyirciler için daha cazip hale getirecek konuları tartışıp, hayata geçirmedikçe Türk futbolunda kan kaybı sürecektir.

28 Ağustos 2014 Perşembe

Emirates Stadyumunda Yıkılan Umutlar...

Kura eşleşmelerini görünce, kimse bu turu güçlü rakibi karşısında Beşiktaşın geçebileceğine inanmıyordu.
İstanbuldaki ilk maç ve İngilteredeki ikinci maç gösterdi ki, Beşiktaş takımı Şampiyonlar Ligine 17.kez katılan Arsenal kadar güçlü ve belki de Arsenal 16 kez katıldığı Şampiyonlar Ligine katılmakta ilk defa bu kadar zorlandı.
Maç boyunca Arsenal menajeri Arsene Wenger'in stresli anlarına şahit olduk.
Tabii ki herkes Arsenalin çok rahat Şampiyonlar Ligine kalacağını düşünürken, kimse Beşiktaş'tan böyle bir performans beklemiyordu.

Turu geçebilme adına bir çok şans Beşiktaşın eline geçti.
Bu şanslar kolayca heba edilirken, bunlara bir de hakemin vermediği Beşiktaş lehine penaltılar eklenince, turun kapısını Arsenal araladı.
Tabii turu kaybedince, ister istemez bir sorumlu aranıyor.
Beşiktaş'ta şu formsuzdu, iyi gününde değildi diyebileceğimiz hiç bir futbolcu yoktu.
Beşiktaş yanlış taktikle oynatıldı diyebileceğimiz bir durum da yoktu.
Hatta ve hatta kimse oyunculardan böyle bir üstün performans, taktik anlayış beklemediği için tur şansının son ana kadar kovalıyor olmak bile herkesi şaşırttı.
Tüm teknik ekibi ve futbolcuları bu heyecanı bize yaşattıkları için tebrik etmek gerekir.

Ancak, tüm bu anlayış içerisinde şunu da sorgulamadan geçmek olmuyor.
Beşiktaş Yönetimi, takımın Şampiyonlar Ligine katılması için güçlü takımlarla oynayacağını 3 ay önceden biliyordu, takımın eksik noktalarını, hangi pozisyonlara transfer yapılması gerektiğini de biliyordu.
3 ay boyunca ne bir sağ bek alınabildi(Sağ bek de 2 maçta da sol ayaklı İsmail Köybaşını izledik), ne de bir oyun kurucu.
Yönetim bu süre zarfında uygun fiyata transfer yapacağım diye kılı kırk yararken, şampiyonlar ligine katılamadığından dolayı kazanamadığı en az 10 milyon Euronun farkında mı acaba?
Bana sorarsanız, Beşiktaş Yönetimi bu takımın Şampiyonlar Ligine kalabileceğine hiç inanmadı.
İnanmadığı için de yapılması gereken transferlerin hiç birini zamanında yapmadı.
Nasıl olsa Türkiye Ligine kadar bu transferleri yaparız, biz uygun fiyata oyuncu bulalım diye düşünüldü.
Tüm bunlara rağmen Beşiktaş Futbol Takımı belki dün Arsenali eleyebilirdi, belki tarih yazabilirdi, ama bu sonuç bile Beşiktaşı büyük takım yapmayacaktı.
Büyük takım olmak önce o takımı sahiplenen kişilerin zihninde, beyinlerinde başlar.
Siz o takımın büyüklüğüne inanmazsanız, büyük zaferler bile gün gelir birer anı olarak kalır.
Arsenal dün elenebilirdi, bu turu hak edecek futbolu zaten oynayamadı, ama elenseydi de Arsenal büyük takım...